17 Mayıs 2008 Cumartesi

Mevlânâ Üzerine Konuşmak, Mevlânânın Adına Konuşmak

Mevlânanın üzerine konuşmak için Elif'i söylemek bile gerekmez: İnsan olmak, yani, dürüst olmak, kadirşinas olmak, hakkanî olmak, olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmak yeterlidir.

Mevlânâ adına konuşmak içinse Elif, Lâm, Mim'de karar kılmak gerekir. Ama bu bile yetmez: Yine insan olmak, yani, dürüst olmak, kadirşinas olmak, hakkanî olmak, olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmak da gerekir.

Yani, hem üzerine hem de adına konuşurken, insan olmaklığımız gerekir. Bundan öncesi ve sonrası ise teferruat değil.

Birisini dinlememiz için elif'i bile şart değil. Birisinin peşine takılmak, bir bakışa kapılanmak için ise elif, lam, mim'i bile kâfi değil. Ama her ikisinde de insan kalış derdi, oluş için çırpınışı, önemli.

Anlayan ise her şeyden anlar. Okuyan her şeyi okur, yani her şeyden okur. Bugün anlamak kolay: Bir gün, bir şeyi. Ya yarın? Ondan da sonrası? Anlayışlılık, verdiği söze sadakat, her gün yeni şey söyleyebilenlerin işi. Geçmiş anlamayı da, onlar anlayabilmekte.