16 Şubat 2011 Çarşamba

HAKİKAT MEVZUBAHİS OLDUĞUNDA GERİYE KALAN HER ŞEY TEFERRUATTAN İBARETTİR!

Korkmaya hakkınız olduğunda korkun.
Çekinmeye hakkınız olduğunda çekinin.
Konuşmaya zorlandığınızda becerebiliyorsanız susun.
Ama ağzınızı açarsanız bir kez, hakikatten başka ses çıkmasın sizden.

Korkmak, çekinmek insanîdir.
Ateşle oynadığının farkında olmak, avamı ürkütür, ip cambazını ipten düşürür.
İp cambazı, ateş yutan, çember yırtan aslan bilir ve unutur.

Bilmek sarsar, bilmek ürkütür, bilmek sorumlu kılar. Bildiğini eliyle, gözüyle, nefesiyle bilen bildiğinde ustadır.
Usta okçu nişan almayı unutur. Attan ata atlayan hesap yapmaz, gözünü dört açar

Hesap yapacaksan attan ata atlarken yapman gereken hesabı yap. Yapılmamışı yaparken, ne yapılırsa yapılsın işlemeyeceğini bilenin ve yere çakılana kadar çare arayanın hesabını yap. Yere çakılmaman atın seni misafir etmeye gönüllü olmasından ve hesaplılığı öncelememenden. Düşe kalka büyüdün. Başka çaren kalmadığında, yere çakılırken, aslan ağzını açtığında, havaya fırladığında düşündüğün yapılabilecek bir şey aramaktan ibaret. Dişin de tırnağın da bunu aramakta. Ya düşüşe razı ol, aslanın ağzına kafanı sok, bazan en doğrusu budur, ya da tecrübe altındaki tecrübeden ol.

Gördüğün yapacağın,. Gördüğün düşündüğün. Gördüğün imkanın.

Sen susanlardan değil konuşanlardan olduğunda sana geveze diyecekler belki, ”konuşmam göz gezdirmekten ibaret ”de. Sustuğunda ”susturduk” da diyecekler, ”pısırık” da, ”tenezzül etmiyor” da. Aynı kişiden, aynı kişilerden hepsini birden duyduğunda de ki, biz gördüğümüzde karar vermiş oluruz. Söylediğimizde yapıyor oluruz.

Kaçınamayacağın bir şey var Ey Talip:

Haklıyı haksız, mazlumu zalim, yalanı doğru yapamazsın. Bunlar zıddına da dönüşür, ama, buna sen karar veremezsin. Bir söylediğin bir söyleyeceğini tutmayacak olduğunda dahi olanı söyleyeceksin. Önce kendine, önce talibi olana.

Önce başkalarına söyleyen ya gevezedir gerçekten, ya da kendinden geçmiş bir kişi. Kendisinde saklayacağı bir şey kalmamıştır, söyler.  Dağdan, taştan ayırd edemez de söyler. Düşündüğünü herkesin bildiğini göstermek ister de söyler.

Söyleyeceğin şey zaten herkesin bildiği bir şey. Suskunluğu, konuşmuşluğu abartma!

Kapını çalan hakikat ise, kalacak bir yer arıyorsa, bu kalbin kendi yuvası olduğunu bilir de kapını vurur.

Hakikate sırt döndüğünde, hakikatinin hakikatine sırt döneceksin, bundan büyük yitirilecek hiç bir şey yok!

Kapıyı açamaman son şansı kaçırman da değil. Sana uğrayacak olan, çaresiz olsa bacadan girerdi. Sen kararını vere dur, ben kapıma bekçiler koymaktayım. Kapılarımı sökmekteyim. Kapının önünde yatmaktayım. Sen yolundan çıkmışlarla kendini aynı taşa vurma.

Hakikat mevzubahis olduğunda, başka her şey teferruattan ibarettir.

İster sus, ister konuş, ister ustalarını hatırla: Gördüğün ve işittiğin her şey sana emanet.

Üstünü örtmek ya da aydınlığa kavuşturmak hakikatlilik işi.

Gece gibi karanlık ve şefkatli ol örttüğünde.

Pırıl pırıl güneşli bir gün gibi aydınlat karanlıkta kalanı, herkese ait olanı, söylemen için senin kapını çalanı.

Sırrı olan konuşur. Susan konuşur.





(Çarşamba, 01:43)