15 Kasım 2015 Pazar

Kimsenin Bir Gün Hukuka İhtiyacı Olmaz!

Hukuk olmayınca zaten "kimse" olmaz.
Hukuk'un alanı sosyalizasyonun, yani, toplumsallaşmanın alanıdır.
Kişilik, kimlik edinme sürecinin bir adı da "toplumsal dayanışma"dır. Dayanışmanın lağvedildiği, yani artık selamlaşmayan, selamlaşmamasında karar kılınmış bir toplum insan kimse yetiştiremez.
Hukukun silindiği bir toplum haksız ve hakikatsiz bir toplumdur.
Gerçekliğinin hakikatinden bile sürülmüşlük budur.
Sokaklarında artık insan avlanılacaktır!

3 Ocak 2015 Cumartesi

"Anladığım Kitaba Uygun mudur?" Sorusu Mevzû'nun Hakîkatine Uygun mudur?

Anladığımızı Kitap'la düzeltebilir miyiz?

Mümkündür, ancak, Kitap'taki hakikat iddiası ile bir anlamıyla dahi olsa buluşabiliyor isek. Bir hakikat derdimiz, kaygımız var ise.

Hayattan çıkarttığımızı kuram ile, kuramdan çıkarttığımızı hayattan çıkardığımız ile gözden geçirebiliriz, evet. Hâlâ başlangıç noktasında olduğumuzu unutmadan. Anlamanın en olgun/yüksek noktasından konuşmadıkça.

Anlayış derdi olan tersine dikkat eder. Kuramın hakikati yukarıdan aşağıya uygulanarak dünyayı sarmalamaz.Tersi geçerlidir: Hayatla, hayattan, tecrübe ile, hanyayı konyayı fark ederek kuramı, klasik metni, kutsal metinleri anlamaya, kavramaya başlarsın. Yanıla, sınaya, sınana. Hakikatin sahibi geçinmeden. Hakikati avucuna sığdırmaya, hapsetmeye kalkışmadan.

İnandıklarımızla gördüklerimiz arasında bir boşluk, örtüşmezlik oluştuğunda?

Bu bir tutarlılık meselesi değildir ki? Bir aceleleri mi var? Sabrımız, bir fanilikten ve bir tarihte ve mekânda yerleşiklikten anlayışımız cehaleti yenme arzû ve çabamızın işareti. Tutarlılık  talebi aksi takdirde cehalet aşkına dönüşür.

Nereden başlayacağız?

Herbiryerden. Hayatla. Hayattan.