29 Mart 2013 Cuma

"Ne Dediyse Odur!"

"Ne dediyse odur!" imanın değil, (hakikate) sadakatın göstergesidir.

Sadık olmayanda bilgi de olmaz. Söylediğinin arkasında duran, söylediğini kast eden, kast ettiğini söyleyen insan konuşabilirliğin, tartışabilirliğin, söyleşebilirliğin, aktarabilirliğin koşuludur!

"Ne dediyse odur!"da ben bir belâyı paylaşırım, itilip kakılışı.

"Ne dediyse odur!" söylenenin hakikati üzerine bir iddia değildir. Söyleyenin, söyleyişin, söyleyen duruşun hakikatliliği üzerine bir iddiadır, deklarasyondur.

Söylenenin anlaşılması, söylenene hakikat iddialarıyla gitmeyi gerektirir. Söyleneni didiklemek inkâr değil anlama çabasıdır. Opponent ve proponent buluşturulmadan düşünce, fikir, hikmet üzerine konuşulamaz. Muteriz anlama çabasının içinde yerleşiktir.

Söylenenin hakikati ile buluşmak, tekrarda bir hikmet olsa da, söyleneni tekrarla değil, söyleneni kendi ufkuyla karşılamadan geçer.

İtiraza itirazdan onay çıkar. Onaya onaydan ezber dışında hiç bir şey.

Bilim tartışır. İman eden henüz bilmediğinin, bilmeyebileceğinin de olduğuna inanır, bilime pusu kurmaz.

"Ne dediyse odur!" söylenenin ilerisinin de olduğunu farkediştir. Arif sözü kesmez, diskuru açık tutar; söyleyene de siper olur, itiraz edene de.