7 Mayıs 2008 Çarşamba

İşi Gücü Olmayan İnsan Olamaz

Olgunlaşma, insan oluş hayata açık durarak olur. Hayatlanarak. Hayatla sınanarak, hayatta sınanarak.

Hayatı sınama, kendini sınama değilse bir oburluktan ibarettir.

Hayatsız yolcu, hayatsızlığın yolcusudur.

Hayatta en hakiki yol gösterici yine hayattır, hayatı reddetmemiş biliştir, kendini biliştir.

Kendini biliş hem kendini kurmaktır, hem de vazgeçilecekten vazgeçmektir.

Hem inşadır, hem de sadeleşerek incelme.

Hem dayanıklılık kazanmadır, hem de nefesten bile ürperen bir derisizliktir.

Çalışma, iş güç sahibi olma yaptığını doğru dürüst yapmayı, karşındakini görmeden hesaba katabilmeyi, ürettiğini kullanacak olanı düşünebilmeyi işin kendisine aktarmaktır. Ahlakı reflekse çavirmek, düşünceliliği, en düşüncesiz haline dahi yedirebilmektir.

İş güç sahibi olmak işsiz olmama değildir. Yaptığını düzgün yapanlardan olma, yaptığının hakkını verenlerden olmadır. Bir olma halidir. Annelik, çocukluk, insanlık hatta kedilik, serçelik bile bir iştir.

Aylakların dervişiliği, aylaklığa dervişlik olur.

Hayatı inziva ile kapatan, hapseden, inzivayı da doğru kullanamaz. Bu bir kullanmadır. İnzivadan öğrenme, inzivada öğrenme değil. İnziva hayat hapsetme değildir. Kuyuya iniş de değildir. Kuyu yu da değerlendirme, yoğunlaşmadır.

Hayattan kaçan, hayatı göğüslemeyen insanlara ne söyleyebiliriz ki, anlayış göstermeden başka? Yaptıklarının bir hakikati vardır. Sözümüz, itirazımız hakikatsizliğin, kaçışın sözcülüğünedir.

Olgunlaşma çilededir, çileyledir. Dert edinmekledir. Bu eziyeti seçmek değil, meselesi olmaktır, dibine iniilecek meseleleri bulmaktır. İnsan olanın meselesiz, sorusuz, sessiz olması insanlığı sindirme, kainata yayılma işidir. Sömürgeci bir sırt dönüş değildir. Bir ölü genişliğinde olmaktır. Daha geniş ve derin bir nefesi, neşeyi seçmektir.

Her derdi olanın, meselesi olanın, etrafına şahit olanın işi gücü vardır.

İşi gücü olmak, çalışarak, alınteriyle geçinmektir. Bu, işsizleri kapsamadığından daha dar anlamlıdır.

İşi gücü olmanın en geniş hali emeğinin dönüştürücülüğünü bilmek, emeği karşılayabilecek hiç bir ücretin olmadığını bilmektir.

Bu paha biçilmezlik, bu kıymet, karşılığında ne alırsak alalım, her daim, bir armağandır.

Vereceği olmayan, emek veremeyen, neyle insanlık alır, hangi yolla hazinelere ulaşır?

Çalışmayan insan, çaılşmayı sevmeyen, alınteri dökerek yaşamayan insan neye olgunlaşır?

Çalışan, işinin hakkını veren cömerttir. Ödeyen değil.

İşle kendini terbiye edemeyenin, terbiyesi ezbere terbiyedir, ezberde terbiyedir.

Söylediği, düşündüğü, andığı, hissettiği ne bir düşüncedir, ne de hakikati olan bir kelâmdır. Ezber, hakikatsizlik, hayatsızlık, hayatla sınanmaya kapalılık, kendini düzeltmeye kapalı olarak insanlığını ilerletme ideolojidir, yanılsamadır, hülyadır.

Rüyada incelen, riyada inceliyor değildir. Sınanmaları hissedemeyecek bir kalın derilinin, içeriden incelmesidir.