15 Mayıs 2008 Perşembe

Mesnevide Kültürel Kodumuz Dizilidir!

Mesnevi de binlerce yıllık demeyeceksek, bin yıla yakın bir süre kültürümüzün tanımlarının da yer aldığı, toplumsal kodeksimizin de içinde yer aldığı kitaplardan birisidir. Bir gelenek aktarımıdır. Alınacağı eleştirisiz alalım diyen mi var? Kendi gözümüzle okuyalım diyoruz sadece. İnsan gözüyle okuyalım. Sömürgeciliğin mühendisleri gibi değil.

Mesnevi eleştirel bir metindir. Eleştirel okumayı ister. Bir konsensusun sağlanmasının ürünüdür. Kaçış kitabı, halksızlık kitabı, elitizm bildirgesi değildir.

Bu büyük metni, geleneğimizin ve geleceğimizin kapılarından birisini uğratıldığı yağma ve talandan çekip almamız gerekmektedir.

Katılmayacağız, başka şeyler önereceğiz, altüst ederek okuyacağız belki, ama bağımsızlığına, hakikatiyle okunurluğuna kavuşturacağız.

Mevlânâ ve Şems, "linguistik turn" diye tanımlanan "turn"lerden, dönüm noktalarından daha önemli daha ciddi bir girişime vucut vermişlerdir. Adını hemen koymayalım. Ciddi bir projedir, itirazdır, temellendirmedir, içeriğinden koparılmıştır demekle yetinelim, şimdilik.

Halkta, terbiyemizde, derin dokumuzda yaşamaktadır.

Kültürel kodeksimiz özelleştirilemez, ihaleye verilemez, kendi halkına ve insaniyete karşı kullanılamaz.

Mesnevi doğu ile batının buluşturulmasının, iki yakamızın bir araya getirilmesinin, insanlığımızın nasıl bir karakterle giyineceğinin hakikatiyle düşünmenin eserlerindendir.

Üzerinde çalışmak, düşünmek, eleştirirken kendimizi de gözden geçirmek durumundayız.