21 Ekim 2009 Çarşamba

"İlim Kendin Bilmektir" de Ne mi Var?

"Bunda ne var diyor" birisi. "Şairdir, hissidir, fazla birşeyler arama!"ya getiriyor öteki, yarım ağız savunmasında. "Şairdir!" diye kimlerin aşağılanmaya çalışıldığını unutmuş görünerek.

Bunda ne mi var? Söylenebilecek herşeyin özeti var. Felsefenin, tasavvufun, yorumbilgisinin kovaladığı herşeyin. Ve Mesnevinin.

Yunanistanda tapınak kapısında şiar "Kendini Bil!". Bizde "yeni zamanlara" kadar şiirde, hayat tarzında, insan duruşunda şart koşulan şey, kendini bilmek. Bir duruşun, birbirinden kopyalanmamış iki ayrı kolu. İki ayrı bahçecilik.

Tasavvuf, insan olma, kendini bilme çabasının dillerinden birisi. Dinin kendisi değil. Felsefe de değil. Oluşun, oluşmanın praksisteki düşüncesi.

Ne bizimle başlayan, ne bizde biten, insan olmanın yükümlülüklerinden, derdinden ve imkanlarından yola çıkan insanın sesi. Çarpılabileceği zemini unutmadan doruklarda gezinebilenin işi. Neşeyi, sevinci, aşkı "görmeme, farketmeme ve unutkanlık" üzerine kurmama.

"Kendini bilme"yi küçümseyenin ilmi nedir, ilim bilmek ise?

Yunusun, ilim bilmeyi kendini bilmeye, praksis'e, fronesis'e bağladığı şiir okunarak bunda ne derinlik var şimdi diye alay ediliyor. Savunulan da sanırım felsefe, düşünce, kelam olmalı. Onları "bildikten" sonra söylenmiş bir şiir olduğunu okuyamadıktan sonra?

...

Yunus tek bir kişi mi değil mi bunların burada pek önemi yok. Bir Yunustan yirmi Yunus çıkarsak ne değişecek? Derin, çetrefilli bir sorunun hazmedilmiş, kavranmış, farkedilmiş şiiri. Ne güzel şeyler söylenmiş insan dilinde!

...

Yunus, Rabia Hatun "cahil" olsalardı, ümmi anlamında ne önemi olurdu? Hayata hakkaniyetle, hakikatlilikle, riyasız, yalansız, kibirsiz bakan insanın kendisini diğerlerinin tecrübesine ve tecrübesini de diğerlerinin tecrübelenmesine açması sıradan bir iş mi? Hayat sahibi insan, tecrübenin yetersizliğini, bilginin körleştiriciliğini görecek kadar tecrübe ve bilgi sahibi olmuş insana kim cahil diyeblir?

Birilerinin dediklerini, halk nezdindeki yerlerini savunur gibi yapmak için şairliklerinden dem vurmak pek hoş değil. Şairdir, hamdır. Molladır, hamdır. İnsandır, hamdır.

Pişkindir, hamdır. Pişmekte oluş, pişkin olmak değildir, ateşte, tavda, yolda, gayrette, ter dökmede oluştadır. Pişmek devam eden bir iştir, beşikten mezara. İnsan oluş, terbiye ömür boyu devam eder.

Halk bunu seçmişse, bu halka avam diyen avamdır.

Olgunlaşmak soyluluktur. Soyluluk miras edinilmez. Geleneğin sorumluluğu üstenilirse, içi doldurulur.

Aşk, düşüncenin düşmanı, rakibi değildir. Aşksızlık, sorumsuzluk da bilmeyeni bilir yapmaz.

Sen bilmiyorsan, anlamıyorsan, senin bilmediğin, anlamadığın söz konusu ettiğin. Meselenin aslı değil.

Eleştiri, anlama, kavrama çabasının içindedir. Aşk işidir, hakikat işidir, ezber tanımaz. Sen istersen yine de anlamaya çalışmadığını yaftala dur.



(İleride "Yorumbilgisi"nde "kendini bilmek, had bilmek" gibi kavramları ele almaya çalışacağız)