Bir cüzzamlının elinden tut.
Bir cüzzamlıyı yeniden komşulu yap.
Bir cüzzamlıyla aynı sofrada yemek ye.
Bir cüzzamlıya yediğinden yedir, giydiğinden giydir.
Bir cüzzamlıyı çocuklarına, diline, sesine, rüyalarına kavuştur.
Bir cüzzamlı Yusuf'u kuyudan çıkar, parmakları elinde kalmadan.
Ve sonra, istersen, bizi sopayla kovala, neye inanıyorsak reddet, neyi yapıyorsak yapma.
Kardeşimizsin.
Her kim ki, kendisine olmasa da, kendisi gibilere cennet muştalıyor, başkalarına cehennem vadediyorsa, hiç bir şeyi yapması gerektiği için yapmamıştır.
Ödül için, vadedilenleri koparmak için değil Rıza için, başkası elinden gelmeyeceği için, bin cefa çeksen yine, yine insanlığı arzulayacağın için yap ne yapacaksan.
Bir insan, herhangi bir dünyada, olması gerekeni olmamışsa sevinme, O'nu düşmanın sanıp. Sen bir cüzzamlının elini tutmuş insanın bile elini tutamayansın. Sen çiçek açtıramayan bir topraksın. Ne yazık.
Ve kardeşimizsin. Bizlere ne ayıp, sana sadece kin, hesap kitap, kendini düşünüş bırakmışız. Don vurduğunda seni, taşlaştığında vefa göstermemişiz, kalbini ısıtan bir şeyin yok, seni yalnız bırakmışız çilende.
Ölen komşun. Sus. Rahmetle an. Sonra eleştir. Hepimizi. Ve hiç bir zaman bir cüzzamlı çocuğun elinden tutup parka götüremeyecek kadar korkak elini, ellerimizi.