Yıkıntı altında bekleyen 13 yaşındaki çocuk için "büyüyünce devlete kurşun sıkar, orada kalsın!" diyebilenler var.
Bunu içimizden bir kişi bile söyleyebiliyorsa ne bu dünyada, ne de öbür dünyada yerimiz vardır.
Enkaz altında kalanlarda devlet memuru, öğretmen ve öğrenci oranı nüfusa oranlarından daha yüksek. Bunun kamu kuruluşlarının ruhsatsız bina yaptırabilme imkânları ve hukuksuzluğu işbitiricilik görme eğilimi yüzünden olup olmadığını zamanla göreceğiz. Kurtarılacakların kimler olduklarını, nerede doğup büyüdüklerini bilebilmemiz ne mümkün, ne de gerekli.
Kerbelâda, Çanakkalede, Medine Müdafaasında, Kuttül Ammarede, İstiklâl Harbinde en büyük kayıpları vermiş ailelerin evlâtları vatandaşlarımızı insafa ve insanlığa çağırıyorlarken, Vatan için hiç bir fedakârlıkta bulunmamış magazinciler, tatlısu vatanperverleri, sosyalmedya şımarıkları ahkâm ve kin kusup duruyorlar.
Ahlâksızlık ve insafsızlık bu kadar pervasız olabiliyorsa, toplum olarak geleceğimiz karanlıktır.
Hapishaneye itfaiyeci, acil servise hekim olarak gidiyorsan, dostun da düşmanın da bir: Yangın, kanayan yara yüz göz olacağın şey.
Esirine yediğinden yedirmeyen, aç ve açık bırakan dahi bizden değilken, kim hangi cüretle bizim adımıza konuşabiliyor ve insanların geleceklerini düşmanlıkla itham ediyor?
Dostluk da düşmanlık da geçer. Kardeşin kardeşe karşı olduğu olur. İnsaf, ahlak ve hukuk ise her daim bayrağımız olmalıdır! Dostsuz olur, adaletsiz olmaz. Kardeşsiz olır, insafsız olmaz.
Yusufu kuyuya atan kardeşleriydi. Kurtaranlarsa belki bir zamanki düşmanları.
"Bırak çıkarma!" diyen o zaman da olmuştur. Çıkarsa da çıkarmasa da, kalan ve gidenin hesabı kalmadı bitti.
Kuyudan canavarları bırakmaya kalkarsın, adına da hukuk dersin, ama, komşunun kuzusunu da yangından kurtarmazsın. Komşu düşman diyelim, kuzu da mı düşman?
Bataklıktaki kanlına el uzattığında dahi, sana yaranmasını beklemediğinde dost bulursun kendine.
Yani yaptığını yapman gerektiği için yaptıkça, insanlar da kendi yapmaları gerekenleri yaptıkça dünya dünyalığını bulur.
Sırta inen hançer de, sırtına siper oluşlar da sırtını güvenle insana dönebilenin yaşayabileceği bir şey.
Bir kazada "neredensin hemşerim, sabıka kaydın var mı?" diye soracaksak, kazanın ta kendisi oluruz.
Suçsuza zulüm önereceğine, onun masum ya da masum olmamaya gidebilecek hayatına, bir özgürlük olarak insanlığına izin ver, bu iznin senden geldiğine inanıyorsan, bu kadar kadirsen, çok bilmişsen, güçlüysen.
Bu kadar güçlüysen, kararlıysan kendini insan et, sana bakan gözle bak kendine!
.....
(İnna lillah ve inna ileyhi raciun. Yakınlarına ve canı yanacak insanlara sabır kendisine rahmet diliyorum. Sabah ölüm haberini aldım. Yazık! Onun kurtarılmamasını savunan gaddar alçaklara karşı fazlasıyla yumuşak davrandığımız kanaatindeyim! Daha kararlı olmak, daha tavizsiz olmak durumundayız, bir insanlık ülkesini ayakta tutacaksak!)